kizginliklayapilan
Kızgınlıkla yapılan her eylem başarısızlığa mahkumdur
Bir sabah, büyük Moğol İmparatoru Cengiz Han ile alayı, bir av gezisi için yola çıkmışlar Diğerleri ava ok ve yaylarıyla katılırken, Cengiz Han alışılageldiği gibi kolunun üzerinde, gözyüzünde yükselerek her yeri görebildiği ve dahası o mesafeden çıplak insan gözünün asla fark edemeyeceklerini ayırdettiği için her türlü oktan daha iyi ve net bir avcı olan sevgili şahinini taşıyormuş.
En iyi avcılar arasından seçilmiş olmalarına rağmen o gün hiçbir adamı bir şey avlamayı başaramamış… Hayal kırıklığına uğramasına rağmen ümitsizliğe kapılmayan bizim Cengiz, ava tek başına devam etmek için diğerlerinden ayrılmış. Ancak uzun süre tek başına dolandıktan sonra yorgun ve susuz düşmüş. Yaz sıcakları yüzünden oraların zaten güçsüz akan dereleri de kurumuşmuş…
Sonunda nihayet bir mucize olmuş; tam önündeki büyük bir kayanın üzerinden hafif bir şırıltı eşliğinde incecik bir su akmaktaymış. Hemen kolundaki şahini uçurmuş, her zaman yanında taşıdığı kadehini çıkarmış ve suya kavuşmanın verdiği keyifle yavaş yavaş doldurmaya başlamış… Suyu tam dudaklarına götürdüğü sırada şahin üzerine doğru pike yaparak tek hamlede kadehi ellerinden almış ve uzak bir yere doğru yuvarlamış.
Zaten çok sabırlı bir adam olmadığı bilinen Cengiz Han çok sinirlenmiş ancak şahinin kendisinin en sevdiği hayvanı olduğunu hatırlayarak ve muhtemelen onun da çok susamış olduğunu düşünerek kendini yatıştırmaya çalışmış. Böylece kadehi yerden almış, bulandığı toz topraktan temizlemiş ve yeniden doldurmuş. Ancak kadeh yarısına kadar dolmuşken şahin yeni bir pikeyle kadehi devirip suyu kuru toprağa dökmüş. Büyük Cengiz Han yüreğinin sıkıştığını hissetmiş, çünkü kendisine harika avlarda eşlik etmiş, ona büyük memnuniyetler yaşatmış bu hayvanı hakikaten çok severmiş.
Ama bir imparator olduğunu da unutamaz, hiçbir koşulda, hiçkimsenin kendisine saygısızlık etmesine müsaade edemezmiş. Böylece, ağır hareketlerle kuşağındaki kılıcı çıkarmış, kadehi yeniden eline almış ve bir gözü kaynakta bir gözü şahinde yeniden doldurmaya başlamış. Kadeh neredeyse tamamen suyla dolmuş ve Han tam içmeye yeltendiği anda şahin bir kez daha alçalıp kendisine doğru pike yapmış. Han tek vuruşta hayvanın başını gövdesinden ayırmış ve kuş ayaklarının dibine düşmüş…
Cengiz Han suyun kaynağını aramak üzere kayanın tepesine tırmanmış ve büyük bir şaşkınlıkla suyun geldiği küçük kuyuyu ve içinde ölü yatan küçük yılanı görmüş… Yörenin en zehirli türlerinden biriymiş yılan ve eğer birkaç dakika önce o suyu içmiş olsaymış, artık yaşayanlar dünyasında olmayacakmış!
Cengiz Han kampa kucağında ölü kuşla dönmüş. Sonradan da kuşun altından bir heykelinin yapılmasını emretmiş. Heykelin bir kanadının üzerine: “Sana hoş gelmeyen bir şeyler yaptığında bile dostunun dostu olmaya devam et”, diğerine ise: “Kızgınlıkla yapılan her eylem başarısızlığa mahkumdur!” sözlerinin kazınmasını istemiş.
En iyi avcılar arasından seçilmiş olmalarına rağmen o gün hiçbir adamı bir şey avlamayı başaramamış… Hayal kırıklığına uğramasına rağmen ümitsizliğe kapılmayan bizim Cengiz, ava tek başına devam etmek için diğerlerinden ayrılmış. Ancak uzun süre tek başına dolandıktan sonra yorgun ve susuz düşmüş. Yaz sıcakları yüzünden oraların zaten güçsüz akan dereleri de kurumuşmuş…
Sonunda nihayet bir mucize olmuş; tam önündeki büyük bir kayanın üzerinden hafif bir şırıltı eşliğinde incecik bir su akmaktaymış. Hemen kolundaki şahini uçurmuş, her zaman yanında taşıdığı kadehini çıkarmış ve suya kavuşmanın verdiği keyifle yavaş yavaş doldurmaya başlamış… Suyu tam dudaklarına götürdüğü sırada şahin üzerine doğru pike yaparak tek hamlede kadehi ellerinden almış ve uzak bir yere doğru yuvarlamış.
Zaten çok sabırlı bir adam olmadığı bilinen Cengiz Han çok sinirlenmiş ancak şahinin kendisinin en sevdiği hayvanı olduğunu hatırlayarak ve muhtemelen onun da çok susamış olduğunu düşünerek kendini yatıştırmaya çalışmış. Böylece kadehi yerden almış, bulandığı toz topraktan temizlemiş ve yeniden doldurmuş. Ancak kadeh yarısına kadar dolmuşken şahin yeni bir pikeyle kadehi devirip suyu kuru toprağa dökmüş. Büyük Cengiz Han yüreğinin sıkıştığını hissetmiş, çünkü kendisine harika avlarda eşlik etmiş, ona büyük memnuniyetler yaşatmış bu hayvanı hakikaten çok severmiş.
Ama bir imparator olduğunu da unutamaz, hiçbir koşulda, hiçkimsenin kendisine saygısızlık etmesine müsaade edemezmiş. Böylece, ağır hareketlerle kuşağındaki kılıcı çıkarmış, kadehi yeniden eline almış ve bir gözü kaynakta bir gözü şahinde yeniden doldurmaya başlamış. Kadeh neredeyse tamamen suyla dolmuş ve Han tam içmeye yeltendiği anda şahin bir kez daha alçalıp kendisine doğru pike yapmış. Han tek vuruşta hayvanın başını gövdesinden ayırmış ve kuş ayaklarının dibine düşmüş…
Cengiz Han suyun kaynağını aramak üzere kayanın tepesine tırmanmış ve büyük bir şaşkınlıkla suyun geldiği küçük kuyuyu ve içinde ölü yatan küçük yılanı görmüş… Yörenin en zehirli türlerinden biriymiş yılan ve eğer birkaç dakika önce o suyu içmiş olsaymış, artık yaşayanlar dünyasında olmayacakmış!
Cengiz Han kampa kucağında ölü kuşla dönmüş. Sonradan da kuşun altından bir heykelinin yapılmasını emretmiş. Heykelin bir kanadının üzerine: “Sana hoş gelmeyen bir şeyler yaptığında bile dostunun dostu olmaya devam et”, diğerine ise: “Kızgınlıkla yapılan her eylem başarısızlığa mahkumdur!” sözlerinin kazınmasını istemiş.